Ana içeriğe atla

Kim Bu Rüzgar Kız?



Fonda Emir Can İğrek-Beyaz  İyi dinlemeler :)

Bu fotoğraf Bekir Anıl Özdemir'in Rüzgar Kız adını verdiği fotoğrafı :) Peki kim bu Rüzgar Kız? 1994 baharının son günlerinde dünyaya "Slm cnm nbr" diyerek gelen ve 23 yıldır "Ben buraya niye geldim,ne için geldim?" sorularının cevabını arayan bir kız işte. Dört yaşından beri okuyup yazıyor. Hayır yani zaten bıkacaksın ne diye 4 yaşında öğrendin ki demezler mi adama. Demediler. Çocukluğunu babasının uzun yollardan pişmaniye ve oyuncak getirmesini bekleyerek geçirdi bu kız. Ha bir de televizyonun önünde yarım saat dikilerek :) Ta ki babasının bi odanın duvarını yıkıp salonu genişleterek televizyonu başka bir köşeye koyduğunu görene kadar. Ciddiyim. Bir gün okuldan geldim ilkokul 5.sınıfa gidiyordum o zamanlar. Kullanmadığımız odanın duvarı babamın balyoz darbeleriyle aşağı inmiş. Ateş tuğlalıydı evimiz (Liseliler bilmez) :) Yıkmak da zordur valla helal olsun babamın televizyon sevgisine :) Gelelim okul yaşantıma. Mahalledeki küçük bir okula başladım eğitimime.Anasınıfı ve 1.sınıfı bu okulda okudum. Okul çok küçük olduğundan birleştirilmiş sınıflarımız vardı. İlkokul bir sınıfta ortaokul bir sınıfta :) Şimdi düşünüyorum da hakikaten çok küçükmüş :) Ama artısı şu oldu ben okumayı yazmayı bildiğimden kendi hocamı değil de 4.sınıfın İngilizce hocasını dinlerdim. Yani birleştirilmiş sınıfı adeta bir koleje çevirmek yine benim elimdeydi. İlkokul geçmişime dönüp baktığımda özlediğim şeylerden biri de yıl sonu eğlencelerimizdi. Öyle ponpon sallayıp oynadığımız kısa süreli etkinliklerden değildi. Gecenin ikilerine kadar bütün belde toplanıp eğlendiğimiz, mahallenin esnaflarının bağışladı hediyeleri çekilişlerle dağıttığımız (Sağlık ocağındaki dokturumuzdan check-up bile çıkardı), benim en az 4 farklı oyunda bulunduğum, kıyafet değiştirmekten etkinliğin gidişatını takip edemediğim ama aşırı eğlendiğim etkinliklerdi. 2003 yılında Eurovision'da Sertab Erener ile birinci olduğumuzu unutmamışsınızdır. İşte o performansın Sertab Erener'iydim bu etkinliklerin birinde. 9 yaşındaki küçük kızların gece yarısı yoğun istek üzerine yeniden sahne aldığını düşünün. Her ne kadar uyuyor olsam da koreografiyi ezberlediğimden kimse anlamamıştır bence uyuduğumu. :) Daha süt dişlerini dökmeden ortada göbek atan minnak bir kız işte. Diş demişken 1.sınıfta 23 Nisan etkinliğinde elma yeme yarışması düzenlemiştik de suda yüzen elmayı ellerimizi arkadan bağlayarak yemeye çalışırken Canberk elmaya saplanıp kalan dişine uzun uzun bakakalmıştı :) Canberk benliğime sahip olduğum anlardan çok çok önce yollarımın kesiştiği bebeklik arkadaşım. 4 kişilik mavi bir oyuncak arabası vardı.Dört küçük çocuk binip yokuşun verdiği hızla bırakırdık kendimizi. Farklı farklı noktalardan toplarlardı sonra. Şükür yine tek parçayız :) Güzeldi ya çocukluğumuz. Ağzımıza damlalıkla o iğrenç aşıyı yapan mahalle hemşirelerinden kaçtığımız, ilaçlama arabalarının peşinden koştuğumuz (bayılan tanıyorum:)) ,dağlara kulübe yaptığımız,erik ağacı bastığımız, evden zeytin-peynir alıp pikniğe gittiğimiz... Çocukluk oyun konsolunun başında saatler harcayarak değil de çayırda çimende özgürce koşarak geçirilirse güzel. Ayrıca çocukluk küçük bedenlere sahip olmak demek değil, biraz delilik biraz vurdumduymazlık biraz da minnoşluk... Hadi ben kaçtım :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Feminizmi yanlış anlayanlar...

Karı gibi ağlama,kız gibi kırıtma düzgün dur, erkek gibi kadın,adamakıllı,adam gibi vs vs.  Ben size kadınlar üstündür,kadınlar söyledir böyledir demeyeceğim. Kendi görüşlerimi empoze etmeye çalışmayacağım. Sadece düşüncelerimi anlatıp yargıyı size bırakacağım. Misal sabah mahallede bir sünnet düğünü vardı. Konvoy geçti,silahlar patladı patladı patladı. Bitmedi çınlayan sesler. Oğlumuzun pipisi kesildi. Çünkü vücudunun en önemli kısmı orası. Orası level atlayınca bütün dünyaya duyurmamız gerek. Çocuk da düşünüyor haliyle "Ulan bunlar benim pipime niye bu kadar değer veriyor?". Bilinçaltı çalışıyor. Evet herkesin önemsediği yer burası. Ben bunu istediğim zaman istediğim kişiye gösterebilirim. Kimsenin beni yargılamaya hakkı yok. Ben bununla varım.  Bunun yanında ilk kez regl olan bir kız. Regl olduğu için ağlıyor. Utanıyor. "Ben bunu nasıl saklayacağım?, marketten nasıl ped alacağım?, ya biri görürse,ya arkama geçerse."  Bu kızın korkusu aslında o gün başla

Neden olmasın ki!

Zamanı sadece telefonlarımızın ana ekranından takip ettiğimiz şu günlerde kendimi sorgulamaya  az çok fırsatım oldu. Instagram postları,Facebook beğenileri,Youtube kanalları derken salt izleyici olmak istemediğimi farkettim. Üç kelimeyle beste yapanların, vücutlarıyla klip çekenlerin, çalma listesi oluşturabilme becerisiyle(!) djlik edalarına bürünenlerin dünyasında neden benim de payım olmasın ki. Bakarsınız hiç bilmediğiniz bir mekandan seslenirim ya da hiç aklınıza gelmeyecek bir fikirden konuşuruz. Hatta dinlemediğiniz her güne pişman olacağınız bir şarkı bile paylaşabilirim sizinle. Bazen kadın gözüyle bazen bir mühendis kafasıyla bazen de bir işsiz boşluğuyla... Neden olmasın ki!